Özellikle son 5-6 senedir siyasetçilerin toplumsal literatürümüze yerleştirdikleri en önemli angajmanlar arasında yer alan “100. Yılda Türkiye” profili ister istemez hepimizin konuştuğu konular arasında yer alıyor ve içeriği itibari ile büyük idealleri, hedefleri bünyesinde barındırıyor. Bunu şüphesiz hepimiz içselleştirirken, bu profilin sahiplenicileri arasında siyasetçiler, bürokratlar, akademisyenler, ekonomi dünyamızın önde gelen iş adamları ön sıralarda yer alıyor.
Her kesim bu profille ilgili kendine göre pay çıkartıyor. Kimi daha demokratik bir ülkeyi tasavvur ederken, kimi uzaya uydu göndermeyi kendine hedef koyuyor. Kimi askerî sanayide ilerlemeyi amaç edinirken, kimi de belli ekonomik hedefler belirliyor. Şüphesiz bu hedefler ülkemiz ve bizim açımızdan güzel gelişmeler ve hepimizin bu hedeflerin gerçekleşmesi için çaba sarf etmesi gerekiyor. Yalnız bu hedeflerimizi gerçekleştirebilmemiz için, göz ardı edemeyeceğimiz en önemli husus, ekonomimizin sağlam temeller üzerinde yükselmesi ve büyümesini devam ettirmesi üzerine kurulu olması. İktisadî gücümüzün kuvvetli olması, hem refah seviyemizin artmasına hem de çağdaş medeniyetler seviyesine (hatta üstüne) yükselmesine vesile olacaktır.
Ekonomi ile ilgili önümüze koyduğumuz en önemli iki hedef; ithalat ve ihracatımızın 500’er milyar dolar seviyesine gelmesi ve ekonomik büyüklüğümüzün dünyanın en büyük on ekonomisi içinde yer almasıdır. İştah kabartan bu hedeflere ulaşmak elbette kolay olmadığı gibi ulaşılamayacak gibi de değildir. Şüphesiz dünyanın ekonomik durumuna, devletimizin dış politikasına ve içeride uyguladığı ekonomi ve eğitim politikaları çok önemli rol oynasa da, bu hedeflere ulaşma yolunda asıl yük işletmelerimize düşüyor. Kaynaklarımızın daha verimli kullanılması, dünya ile iletişimin artması, üretim, dağıtım ve tedarik kanallarımızın birbirleri ile uyumu, borç-alacak dengesinin sağlanması, maliyetlerin dünya piyasa şartları ile rekabet koşullarında avantaj sağlayacak seviyeleri getirilmesi, insan kaynağımızın daha verimli olmasını sağlama gibi konular ekonomik açıdan işletmelerimize düşen en önemli unsurları oluşturuyor.
Bu noktada, “Ülkemizde bulunan işletme profili nasıldır?” diye sormamızın uygun olduğunu düşünüyorum. Bu sorunun cevabı için yaptığımız araştırmalarda karşımıza, aslında Türkiye’nin en önemli ekonomik değerleri (damarları) olan, KOBİ’ler çıkmaktadır. Bugün Türkiye’de KOBİ niteliğindeki işletmelerin sayısı 3,2 milyonu aşmış durumda ve oran itibari ile Türkiye’de toplam işletmelerin %99,8’’ini oluşturmaktadır. Toplam istihdamın yüzde 77,9'unu sağlayan KOBİ'ler, toplam katma değerin de yüzde 55,2'sini oluşturuyor. Toplam yatırımlarda yüzde 49,9 gibi bir oran ile Türkiye'nin kalkınmasında rol oynayan KOBİ'ler, bu durumuyla ekonomik kalkınmanın öncüsü görevini üstlenmişlerdir.
Ülkemiz için bu kadar hayatî öneme sahip olan KOBİ’lerimizin toplam ihracata katkısı ise, TÜİK Girişim Özelliklerine göre Dış Ticaret İstatistikleri verilerine bakıldığında, toplam ihracatın yüzde 60,1’i seviyesindedir ve bu durum hem bizim en büyük onuncu ekonomi olmamızın, hem de ihracatımızın 500 milyar dolar seviyesine gelmesinin yolunun aslında nereden geçtiğini açıkça gösteriyor.
Ülkemiz ekonomisinde önemli bir rol oynayan KOBİ’ler, bir yandan Türkiye’de ve dünyada yaşanan küresel krizle, diğer yandan artan rekabet ortamıyla mücadele ediyorlar. Günümüzde küreselleşen dünyada ağırlaşan rekabet koşullarına karşı ayakta kalabilmenin en önemli yolu, etkin, verimli ve sistematik bir çalışma yapısı ile beraber bilgi transferinin mümkün olduğunca hızlı temininin sağlanmasından geçiyor. Bunun için ise en etkili yol bilişim teknolojilerine yatırım yapmaktır.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere kaynaklarımızın daha verimli kullanılması, dünya ile entegrasyonumuzun daha fazla artması, üretim, dağıtım ve tedarik kanallarımızın birbirleri ile uyumu, borç-alacak dengesinin sağlanması, maliyetlerin dünya piyasa şartları ile rekabet koşullarında avantaj sağlayacak seviyeleri getirilmesi, insan kaynağımızın daha verimli olmasını sağlama, KOBİ’lerimiz için olmazsa olmazları oluşturuyor ve bunun sağlanması için yapılabilecek en doğru yatırım, ERP gibi işletmenin her yönüne hizmet veren bütünleşik bir enformasyon sisteminin işletme bünyesine adaptasyonu oluşturacaktır.
ERP (Enterprise Resource Planning) işletmelerde mal ve hizmet üretimi için gereken işgücü, makina, malzeme gibi kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayan bütünleşik yönetim sistemlerine verilen genel addır. Kurum içi veya kurumlar arası bilgilerin, tüm kaynak noktalardan toplanarak, ihtiyaç duyan kişi ve departmanlara elektronik ortam ve istenilen hızda ulaştırılması ve paylaşılmasını sağlayan yazılımdır.
ERP’nin faydalarını somut bir biçimde açıklamak gerekirse, işletmemizi organizmamız olarak düşünürsek, kullandığımız ERP sistemi de bir nev’i bizim merkezi sinir sistemimiz rolünü oynar. Bu da bizim verimimizi ve dış dünyaya verdiğimiz tepkimizi muazzam bir biçimde artıracak.
Özellikle KOBİ’lerde ERP kullanımı, kurumsal hafızanın oluşturulması bakımından büyük bir avantaj sağlayarak, kişilere bağımlılığı azaltıp veri kayıplarının önüne geçecektir. Bu da tekrarlı işlerin azalmasına sebep olacak, ortaya çıkan kurumsal hafıza sayesinde günlük işlemlerin takibi problem olmaktan çıkacak ve personel kaynağı daha verimli kullanılacaktır. Verileri elde etme ve raporlama zorlukları aşıldığından, yetkili yönetici zamanının önemli bir bölümünü kontrol, analiz ve karar verme yönünde kullanabilir hale gelir ki bu da bir nev’i ilgili yöneticinin şirketin günlük işleri ile uğraşmasından ziyade, ileri dönemlere yönelik plan ve projeler üretmesini sağlar.
Tabii ki ERP’nin yararları salt bir şekilde yukarıda belirttiğimiz unsurları barındırmaz. 1988 yılında Deoitte& Touch Consulting firmasının yapmış olduğu bir araştırmaya göre ERP kullanan firmaların elde ettikleri yararları; stokların azalması, personel sayısının azalması, verimliliğin artması, sipariş yönetiminin gelişmesi, satın alma giderlerinin azalması, ödeme yönetiminin gelişmesi, gelirlerin artması ve lojistik giderlerinin azalması olarak sıralamıştır.
Bunların dışında ERP uygulamalarının avantajlarını şu başlıklarda açıklayabiliriz:
KOBİ’lerde ERP kullanımı ile ilgili Sanayi, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çalışmada firmaların ERP kullanmama sebepleri ağırlıklı olarak şu 6 maddede toplanmıştır:
Bunun dışında KOBİ’lerin ERP’lerden en önemli beklentileri olarak;
maddelerini sıralayabiliriz.
Erdal YAMAN
IAS Sistem Danışmanı
KAYNAKLAR:
Bitirme Ödevi- Erdal YAMAN, Sakarya Üniversitesi, 2008
http://www.sanayi.gov.tr/Files/Documents/KOSGEB_Katalog.pdf
http://www.finansgundem.com/haber/KOBI-sayisi-3-milyonu-asti/89056
http://vgm.sanayi.gov.tr/Files/Documents/723-23032012140612.pdf