İş zekası uygulamaları ve yapay zeka konusunda dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri değerlendiren IAS Global İş Ortakları Yöneticisi Burak Bayrakdar, “Karar almak veya olası kararların sonuçlarını görebilmek adına öngörüsel algoritmalar ile çalışarak, senaryolar üzerinden geleceği şekillendirmek firmalara her zamankinden daha büyük bir rekabet avantajı sağlıyor. IAS olarak biz de öğrenen ve karar verebilen proaktif ERP çözümleri üretmek konusunda uzun zamandır çalışıyoruz ve çalışmalarımızın ilk meyvelerini almaya başladık” dedi.
İş zekası ve analitik, kurumsal ihtiyaçlar paralelinde nasıl bir gelişim sergiliyor? Bu başlıkta yaşanan değişimi ve gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçmişte, kurumsal uygulamaların temel işlevi planlama ve işlemlerin kayıt altına alınmasıyken, artık üretilen verinin bilgiye dönüştürülmesi esas katma değerli konu haline geldi. Bu ortaya çıktığından beri büyük veri, iş zekası, iş analitiği, yapay zeka gibi kavramları daha yoğun olarak konuşmaya başladık. Kısa süre öncesine kadar eldeki verileri en hızlı ve doğru şekilde anlamlı hale getirmesi amacıyla kullandığımız iş zekâsı araçlarından beklentimiz artık çok daha fazla! Gelişen ve değişen rekabet ortamı içerisinde iş zekâsı araçlarından bizleri bir adım daha ileri taşımasını ve geleceğe de ışık tutmasını bekliyoruz. Geçmişte edinilen veriler ve tecrübelere istinaden, kazanılan öğreti ile sezgisel sonuçlar elde etmek şu an kurumsal hayatın en önemli beklentilerinden. Karar almak veya olası kararların sonuçlarını görebilmek adına öngörüsel algoritmalar ile çalışarak, senaryolar üzerinden geleceği şekillendirmek firmalara her zamankinden daha büyük bir rekabet avantajı sağlıyor.
Analitik başlığında öngörü ihtiyacı ve bu yolda çözümler nasıl bir gelişim sergileyecek? Yapay zekâ, öğrenebilen sistemler, yazılım odaklılığın daha da gelişmesi bu yolda nasıl bir potansiyeli ortaya koyuyor?
Analiz edilmiş verinin karar vericiler tarafından kullanılması süreci, veriden öğrenilen bilgi ile hızlı ve tutarlı reaksiyon gösteren ve bu arada öğrenmeye de devam eden otonom sistemlere doğru evrilmeye başladı. Örneğin, sosyal medya ya da müzik dinleme hizmeti veren aplikasyonlar gibi birçok uygulama, biz farkında olmasak da bizim davranışlarımızla öğrendiği karakteristiği karşımıza seçenek olarak sunuyor. Hemen hepsi kullanıcı davranışlarına göre geliştirdiği algoritmaları kullanıyor. Bu tür sistemler bireysel kullanımın yanı sıra kurumsal boyutta da hızla artacak. Yapay zekâ, makine öğrenmesi, derin öğrenme gibi ana başlıklar ve ilgili alt disiplinlerdeki ihtiyaç ve talep, kaçınılmaz olarak artış gösterecektir. IAS olarak biz de öğrenen ve karar verebilen proaktif ERP çözümleri üretmek konusunda uzun zamandır çalışıyoruz ve çalışmalarımızın ilk meyvelerini almaya başladık.
Siz öngörüsel analiz odaklı ihtiyacı gerek küresel bazda gerek Türkiye pazarı özelinde nasıl değerlendiriyorsunuz? IAS olarak nasıl bir strateji ile ilerliyorsunuz?
Bu ihtiyacı küresel veya yerel olarak ayırmak çok doğru olmaz. Günümüz rekabet ortamında global olarak var olabilmek ve daha da büyüyebilmek için ürünümüzü olabildiğince esnek bir şekilde üreterek her pazardaki, her sektörün ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. 31 ülkede 16 dilde yazılımımızı kullanan müşterilerimiz var. Her geçen gün artan beklenti ve ihtiyaçlara yanıt verebilmek için teknolojiyi yakından takip ediyor beklentilerin ötesine geçebilmek için kendi özgün ve öncü teknolojilerimizi üretiyoruz. Ürünümüz caniasERP ve içerisindeki iş zekâsı çözümümüz canias IQ üzerinde bu beklentilere çözüm olabilecek çalışmalar yapıyoruz. Kendi veri tabanımız IASDB’yi geliştirmemizdeki en temel sebeplerden bir tanesi de ERP içerisinde yapay zeka çalışmalarımıza en uygun altyapıyı oluşturmak. ERP içerisinde kullanıcı davranışlarına göre kullanımı kolaylaştıran ve öğrenebilen bir sistem oluşturmak adına en güncel teknolojilerle ürünlerimizi geliştiriyoruz.