Bu yazımızda, Türkiye'nin son dönemde dünyayla artan siyasi, ekonomik ve kültürel uyumu esnasında patlayan 2008 Dünya Finans Krizi’den sonrasında, reel ekonomisindeki büyümeden, ihracat odaklı dış ticaretin etkisiyle ortaya çıkan değişimden, gelişimden, büyüyen ERP pazarından, Türkiye'ye özel ERP ihtiyaçlarından bahsedeceğiz ve bir ERP çözümü seçerken dikkat edilebilecek bazı kıstaslar önereceğiz.
2008 dünya finans krizinin, uzun vadeli borca dayalı finansal yatırımlarının ve bunların türevlerinin, kısa veya orta vadede geri dönmemesi sebebiyle patladığı biliniyor. Kriz sonrasında, insanların öğrendikleri ilk şey, reel ekonominin esas olduğuydu. Türkiye'de ise yükselişe geçen, ihracat hedefli dış ticaretin tetiklediği imalat ve ithalattan oluşan döngü sunucunda, kazanan ve kazandıran bir reel ekonomi var artık karşımızda.
Avrupa'nın Türkiye'den ithalatı, mali kriz sonrasında daralması, Türkiye ekonomisini, diğer bölgelerle ticarete zorladı. Yerli işletmelerin yurt içine veya merkez Avrupa'ya hapsolmaları yerine artık Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu, Orta Asya, Rusya ve Kuzey Afrika pazarlarında da şirket, ortaklık, ofis, fabrika, mağaza, acentelik, lojistik yatırımları ve antlaşmaları gibi iştirak ve tesisler kurulmasını tetikledi. Buralarda yapılan yatırımlar pazarı bilen uzman personel, teknoloji ve diğer altyapı ihtiyaçlarını da beraberinde getiriyor.
İhracat ve üretimin artmasıyla birlikte girdikleri, yeni ve rekabetçi piyasalardaki “cevval” rakipleri gördüklerinde patronların, girişimcilerin, yöneticilerin ile işletmelerin işe yaklaşımlarının ve süreçlerinin yetersizliği anlaşıldı ve çözüm arayışları içine girdiler. Bugün Türkiye'de ihracatın körüklediği rekabetin, yurt içindeki piyasa rekabetini de arttırdığı bir gerçek. Ayakta kalmak isteyen işletmelerin, yeni rekabet ortamına uyum sağlamaları kaçınılmazdır; aksi halde, rekabet nedeniyle işletme acı sonla karşılaşabilir. Böyle bir sonla karşılaşmamak için işletmenin, süreçlerini hızlandırması, verimliliğini arttırması, arz - talep alternatiflerini geliştirmesi-genişletmesi, kurumsal esnekliğini ve çevikliğini sağlaması zorunludur.
Bu dönemdeki ihtiyaçların arasına, özellikle teknoloji yatırımı ve etkin - verimli yönetim kabiliyeti katılmıştır. Keza, işletme yönetiminde vazgeçilmez araçların başında gelen yönetim bilgi sisteminin artık paket programlarla yürütülemeyeceği açık. Hızla değişen dünyaya uyum sağlaması gereken işletmeler için “dökme demir” paket programların yetmediği anlaşıldı. İşletmelerin, dönemsel veya ani değişimleri yakalayabilecek çeviklikte bir işletmecilik-süreç modeli ile bunları sevk ve idare edebilecek uzman personelin yanı sıra, esnek ve verimli bir ERP yazılım ve donanım altyapısına da ihtiyacı var.
Hazır, özelleştirilemeyen, her müşteriye tek tip ve işletme içinde bile her ihtiyaca ayrı bir yapı kullanmak yerine, tüm işletmeyi bir bütün olarak kavrayan, her noktasını birbiriyle bütünleşik izleyebilen ve yönetebilen tek altyapı zorunlu bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’deki bu hızlı gelişime ve değişime ayak uydurmanın yolu, iş süreçlerinin de iyileştirilmesi, hızlandırılması ve esnekleştirilmesinden geçtiği artık görülebilir. Bunun gereği olarak, işletme üzerindeki denetim arttırılmalı ve tek yapı üzerinden yürütmelidir. ERP çözümleri bu amacı güden, işletmenin artık olmazsa olmazı birer izleme, karar, yönetim ve denetim ortamlarıdır.
Türkiye ERP pazarında faaliyet gösteren yerli, yabancı veya ortak menşeli bilgi birikimi oldukça yüksektir ve işletmenizin temel işlev süreçlerini yürütecek pek çok çözümü piyasada bolca bulmak, onlara ulaşmak artık mümkün. Bunlar, benzer veya farklı teknolojiler üzerinden, benzer işletme işlevlerini takip, kontrol ve denetim çözümü sunabilir. Ancak, en uygun çözümün seçilmesi çok zor ve risklidir. ERP harcamaları bir yatırımdır; üstelik kurulumu uzun süren, maliyeti yüksek, personel direnci sebebiyle meşakkatli ve geri dönüşü kısa vadede olmayan bir yatırımdır.
Bir ERP sistemi seçerken, gerek sağlayıcı firma açısından olsun gerekse çözümü açısından olsun, dikkate alınması gereken pek çok kıstas vardır. ERP firmasının ülkesi, piyasadaki güncel durumu, yurt içi ve yurt dışı pazar hedefleri, öncelik verdiği ve güçlü olduğu görülen sektörler ve iş kolları önemlidir. Hedef gördükleri firma tipleri, nüfuz etmek için izledikleri yol, yöntem ve fiyat politikası, ürün stratejileri bilinmelidir. Doğrudan sağladıkları veya satış sonrası için vaat ettikleri "fiyata dâhil" imkânlar, kolaylıklar ve değerler verilen hizmete fark katar.
Sağlayıcı firmanın, kullanıcı firmaya yaklaşımı, birlikte çalışma prensibi ve müşterileriyle günlük işlerini yürütme biçimi öğrenilmeli; kendinize uygunluğu değerlendirilmeli. Kullandıkları veya kullanmayı planladıkları teknolojiler, yazılım ve donanım altyapısı sistem kabiliyetlerini ve sınırlarını belirler; gelecek planı yaparken bu göz önüne alınmalı. ERP sağlayıcının çalışma biçimi, organizasyon yapısı, vurgu yaptıkları yani güçlü yanları ve hiç konuşmadıkları yani zayıf yanları, zor zamanlarda ihtiyaç duyulacak yardımı, esnek şartlar altında sağlama kabiliyetini gösterir.
İşletmenizin merkez ülkesinde güçlü olan ve global ölçekte faaliyet gösteren bir şirket tercih etmeniz önerilir; bu seçimin, tepe yöneticiler açısından belirleyici unsur olması beklenir. Tercih edilecek ERP çözümü, pazarında mümkün olduğunca köklü olmalı veya köklü çözümlerle rekabet edecek kadar yayılım performansı yüksek olmalıdır. Size uygun ürün gamında, piyasadaki payının yüksek olması veya yükselme eğiliminde olması, benzer firmalarca denenip kabul görmesi veyahut kalite-pazar payı dengesinde elit işletme olması, seçim için doğru bir işaret olarak kabul edilebilir.
Seçilecek ERP çözümünü kullanan benzer firmaların sayısı, ilgili iş kolundaki tecrübeyi gösterir, yaşanabilecek acemilikleri önler. Yayılma hedefindeki sektör ve iş kolları arasında, alıcı firmanınki de olmalıdır. ERP sağlayıcı firmanın çalışma biçimi, ister planlı olsun isterse plansız, ihtiyaç duyulan hizmetin her zaman alınma kabiliyetini belirler ve seçimi etkilemeli. Sağlayıcının ERP çözümünden başka ürün ve/veya hizmetinin bulunmaması ve başka dallara yönelmemesi, tüm gücünü bir noktada topladığını gösterir ve önemli bir tercih sebebi olmalı.
ERP sağlayıcı firmanın, herkese tek sürüm sunması yerine çözümlerinin arasında özelleşmiş bir sürümünün bulunması fark oluşturur; kendi gereksinimlerinize yakın bir sürümün olması veya en azından farklı uyarlamalarla özel sürümler elde edilebilmesi iyi bir tercih sebebi olmalıdır.
Teknolojik alt yapı ise bambaşka bir kıstastır; çalışan sistemin sınırlarını ve performansını belirler. Günümüz dünyasında birbirinden çok farklı ülkelerde, farklı dillerde, farklı mahallerde, farklı iş ortamlarında ve hatta farklı zaman dilimlerinde çalışmak gerekir. Tüm bu ihtiyaçlar ve hatta daha fazlası aynı donanım ve/veya yazılım platformu üzerinde bir karşılık bulabilmelidir.
Tüm elemeler sonunda en uygun çözüm seçilse de gereksinimler tamamen karşılanamaz ve zamanla beliren özel gereksinimlerle kolayca artabilir. Bu sebeple, sınırlandırılmamış bir esneklik, özelleştirme gerekir.
Seçilen ERP çözümünün bütün işlevlerinin, geliştirilebilir bir yapıda olması artık elzemdir. ERP çözümünün tesliminin sonrasında, ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması için sağlayıcı firmaya bağımlılığın da asgari düzeyde olması ve düşük maliyetli olması beklenmelidir.
ERP geliştirme ortamının, teknolojilerden çok iş süreçlerine yakın bir ortam olması gerekir. Özelleştirme yapılacak araçların, iş süreçlerini temsil kabiliyeti yüksek ve kullanıcı firmadaki ana faaliyet işlevlerini bilen personelce anlaşılması kolay olmalı. Böylelikle, yönetim bilgi sistemi iş ortamı ve birbirine daha yakınlaşır. Geliştirme işlevi sınırsız değil, yalnız ERP çözümünü yöneten, sadeleştirilmiş, özelleştirilmiş, anlaşılması ve kullanılması kolay bir araç olması beklenmelidir.
ERP çözümünün işlev, özellik ve yeteneklerinin, işletmeye özel ihtiyaçlarla örtüşme oranı, kurulum maliyetlerini düşürür. ERP sağlayıcı firmanın fiyat politikası, alınacak ürünün ve hizmetin karşılığını ödeme biçimini belirleyecektir. Kısa veya orta vadeli bir yatırım olan ERP maliyetinin geri dönüşünün ancak orta veya uzun vadede gerçekleşeceği kabul edilmelidir; dolayısıyla, lisans kiralama, tam kiralama gibi kiralama modelleri ile ödeme vadesinin, getiri vadesine yakın olduğu ödeme imkanları finansmanı rahatlatır.
Piyasadaki ERP çözümlerinin çoğunluğunda, maalesef, her ek işlev ihtiyacının giderilmesi, ayrı bir ücretlendirmeye tâbi tutulmaktadır. Sağlayıcı firmaya bağımlılığın asgari olduğu, gereken tüm özelleştirmelerin serbestçe yapılabildiği, açık kaynak kodlu çözümler tercih edilmelidir. Aksi halde, ödenen ücret yalnızca ilk kurulum maliyetini karşılar, özelleştirmeleri karşılayamaz. Yapılacak özelleştirmelerle doğru orantılı olarak ölçeklendirilecek bir ek ücretle karşılaşabilirsiniz. Her özelleştirme ihtiyacınız, sağlayıcı firmanın desteği zorunlu olmadan da yerine getirebilmeli; açık kaynak kodun amacı da budur.
Sağlayıcı firmanın verdiği her hizmet, kendisine bağımlılığı değil, sizin işletmenizin kendi kendine yeterliliğini arttırmalı. Sağlayıcı, gerektiğinde özelleştirmeleri yapmanın yanı sıra, gerekli desteği saylayarak size yaptırılmalı: “balık vermek gibi balık tutmayı öğretmeli”. Aksi halde, bakım maliyeti kurulum maliyetini de aşar. Ayrıca, ERP çözümünü kullandığınız sürece, bir yandan kendi özelleştirmenizi yaparken, sağlayıcınızın lisanslı ürünündeki yeniliklerini bakım ücretine dâhil olarak alabilmelisiniz.
Modern, köklü ve ileri ERP sistemlerinin çoğu, kendi geliştirmelerinizi yapabilmeniz için, ticari yazılım geliştirme dillerinden daha özel ve sistemin doğruca kendisine odaklanmış olan birer dil geliştirmişler ve bunu kullanıcılarına sunmuşlardır. Bunun faydası, ticari bir yazılım geliştirme ortamının sınırsız işlevlerinden ziyade, yalnız kendi işlerine özel, basit, sade, herkesçe öğrenilebilir ve etkili bir geliştirme ortamı sunmasıdır. Bir sistemi tercih ederken bu imkânı sunması beklenmeli.
Günümüzde, çokça revaçta olan “Bulut Bilişim” ve “Mobilite” kavramları yakın gelecekteki günlük işlerimizi derinden etkileyeceğe benziyor. “Her an, her lokasyondan, her ortamda, her türlü bilgi, belge ve hizmete erişebilme” olarak da özetleyebileceğimiz bu altyapıya, sahibi olacağınız sistemin destek vermesi ve size uyarlayabilmesi artı bir değer olarak karşımıza çıkıyor. Aday bir sistemin size bu imkanları ve uyarlamaları sağlayıp-sağlamadığı sorgulanarak değerlendirilmeli.
Günümüz Türkiye'sinde faaliyet gösteren Türk işletmelerinin, hızlı değişimi takip etmeleri, ihracat ağırlıklı üretim ve dış ticarete ağırlık vermeleri, yönetim bilgi sistemlerini iyi kullanmaları gerektiği öğreniliyor. Keza, dış ticaretin arttığı günümüzde, rekabetin çok sert olduğu ve buna karşı yavaş kalan tüm yapıların, işletmeleri rekabette geri bıraktığı anlaşılmalı.
Bugünü anlayıp geleceği gören, hızlı kararlar alıp uygulayacak insanın, makine, yazılım ve bilgiden oluşan yönetim sistemleri kurup işletmesi gerekir...