21. yüzyılda dünya küreselleşmenin etkisiyle küçülmüş ve dinamik bir pazar yeri haline gelmiştir. Rekabet güçlerini artırarak rekabet üstünlüğünü elde edebilmek, yaşanan hızlı değişimlere uyum sağlayabilmek ve müşteri potansiyelini koruma ve/veya arttırma amacıyla müşteri odaklı çalışabilmek için, bilgi teknolojileri tabanlı yeni stratejiler geliştirmek, iş akışlarını düzenlemek ve kaynaklarını (hammadde, işgücü, makine-ekipman, finansman v.b.) daha etkin ve verimli bir şekilde kullanmak zorundadır. Bu gereksinime cevap veren Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) yazılımları tüm şirketlerin odak noktası olmuştur. Her sektörde faaliyet gösterebilen bu sistem için sektör bazında ERP seçim kuralları belirlenmesine yönelik incelemeler yapılmıştır.
İşletmenin boyutu, faaliyet gösterdiği alan ne olursa olsun, temelde karşılaşan sorunlar benzerdir. Bunların giderilmesindeki en önemli araç etkin planlama ve bilgi sistemleridir. Rekabetin arttığı, müşteri memnuniyetinin esas olduğu, teknolojik ve organizasyonel gelişmelerin yaşandığı günümüzde, Bütünleşik Bilgi Sistemleri, işletmeler için vazgeçilmez bileşenler haline gelmiştir. Bütünleşik Bilgi Sistemlerinin temelini teşkil eden Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) Çözümleri, bir işletmenin tüm iş süreçlerini tek bir veritabanı üzerinde tümleştiren sahip olduğu kaynakların yine işletmenin stratejileri doğrultusunda verimli kullanımını sağlayan, farklı kaynaklardan gelen bilgileri organize eden ve doğru olarak yorumlayan, yüksek entegrasyon kabiliyetine sahip yazılım sistemidir.
"ERP: Sektörlere Göre Seçim Kriterlerinin Belirlenmesi" başlıklı çalışma 7 konu altında incelenmesi uygun görülmüştür. Bunlar
Bildiri kapsamında sadece son iki konuya odaklanıp incelemeler yapılmıştır. Her sektör kendi içerisinde farklılıklar gösteriyor ve bu nedenle ihtiyaçları da değişiyor. Karar sürecinde bu unsurlar göz önüne alınarak hareket edildiğinde doğru ERP yazılımına yatırıp yapma yüzdesi artmış olacaktır.
Türkiye'de ERP pazarı büyüklüğü sınırlı seviyededir. Bunun nedenleri ERP kavramının Türk kullanıcısının gündemine geç girmesi, Türkiye'nin dünya ekonomisi ile entegrasyonun son on yıla kadar oldukça sınırlı kalması, ülkede dış kaynaklı sermaye varlığının azlığı, kullanıcıların finansal imkanlarının az olması, başlıca etkenler arasında sayılabilir. Tarihsel olarak gelişimi geciktiren bu koşullara rağmen, standardize edilmiş ERP çözümlerinin kullanıcıya sağladığı katkılar, ERP'nin son bir kaç yıl içinde hızla zemin kazanmasına neden olmuştur. ERP özellikle üst ve orta kullanıcı gruplarında hızla yaygınlaşmaktadır.
Bilgi teknolojisi tüm dünyada hızlı bir şekilde ilerleyişini sürdürüyor. Bu ilerlemeyle birlikte ERP gibi yönetim paketlerinden beklentiler ve pazardaki eğilimler değişiyor. ERP yazılım kapsamı sürekli genişliyor ve işletmelerin dört duvarını aşıyor. Türkiye ERP pazarındaki gelişmeler de dünyadaki gelişmelerle paralel ilerliyor. Büyük oyuncuların yanında, yerel çözüm sağlayıcılar da pazardan küçük paylar alıyorlar. Türkiye pazarındaki yabancı firmalardan en çok uygulamaları olan yazılım şirketleri SAP, Oracle ve Microsoft Dynamics'dir, yerli yazılımlardan ise Logo, Netsis, IAS, Diyalog ve Uyumsoft'un çözümleri kullanılıyor.
Türkiye'de kurumsal kaynak planlaması uygulamaları bir çığ gibi büyüyor. Eskiden sadece uluslararası şirketlerin Türkiye ofislerinde rastlanan bu türden projelere artık büyük çaplı yerli şirketlerin yanı sıra orta ölçekli şirketler de rağbet etmeye başladı. Bu alanda gerek yazılım dağıtıcısı, gerek danışmanlık şirketleri, gerekse müşteri sayısı her geçen gün artmaktadır. ERP yazılımları Türkiye'de hali hazırda en çok otomotiv, elektronik, dayanıklı tüketim gibi üretim sektörlerinde kullanılıyor. Perakende, tüketim malları, telekom, CPG/FMCG ve son zamanlarda ise lojistik/dağıtım sektörleri de ERP yatırımlarında öne çıkan sektörler olarak sıralanıyor.
ERP pazarı, 2000'lerden itibaren bir çok segmente bir çok farklı hizmet seçeneğinin sunulduğu bir pazar haline geldi. İnternet teknolojilerinin gelişimi, kurumsal uygulamalardaki bir çok komplikasyonu ve maliyeti ortadan kaldırdı. Kurumlar için değerli bilgiyi elde etmenin, işlemenin, saklamanın ve kullanmanın birim maliyeti oldukça düştü. Gelişmiş ülkeler bu duruma çok hızlı adapte oldu. Dış kaynak kullanımı ile şirketler bilgi teknolojileri yatırımlarının toplam sahip olma yükünden kurtuldu.
Her firma koşulların hızla değiştiği ortamlarda ve bunalım anlarında doğru karar almasını kolaylaştıracak ve normal zamanlarda daha karlı çalışmasına yardımcı olacak olanakları yaratmak zorundadır. Teknolojik gelişmeler bir yandan sorun yaratırken öte yandan çözüm olanakları sunuyor. Bu olanaklardan birisi de hızlı gelişmenin ve değişmenin yarattığı sorunların çözümünü modern teknoloji kullanılarak oluşturulacak karar destek sistemleri ile aşılması. Yöneticinin hedefi firma karlılığını arttırmaktır çünkü ondan bu bekleniyor. Bu görev eldeki kaynaklar kullanılarak ve firmanın rekabet gücü arttırılarak yapılabilir. Yönetim; karar alma ve uygulama demektir. Yönetimin başarısı ise doğru karar alma ve iyi uygulamada yatıyor.
Her karar bir hesap sonucu alınır ve doğru hesap kar, yanlış hesap zarar doğurur. Başka bir anlatımla zarar yoktur, yanlış hesap vardır. Zarar, yöneticilerin yanlış hesaplarının ve hatalı uygulamalarının firmaya ödetilen faturasıdır. O halde doğru karara nasıl ulaşılacaktır? İş hayatında her karar ve uygulamanın doğru olması mümkün değildir. Yapılacak iş, alınan doğru karar ve yapılan doğru uygulamaların yol açtığı karlar toplamının, başarısız karar ve uygulamaların yol açtığı zarardan fazla olmasıdır. Bunun için alınan kararlardaki doğruluk oranını arttıracak bir yol bulunmalıdır. Kararların doğruluğunu etkileyen girişimci ve yönetici; deneyim; doğru bilgi; beklenmeyen olaylar kar ve zararın ana kaynaklarıdır.