Forbes: Bilişim Ve Teknoloji Yeni Çağın Petrolü
Genç nüfusuyla Türkiye’nin yazılım sektöründe önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyleyen IAS Yazılım Genel Müdürü Dr. Hakan Özkara “Dijital dönüşüm ve Sanayi 4.0 gibi trendler hayatın her alanını çok hızlı değiştiriyor. Meseleyi sadece teknolojik bir hadise olarak algılamak yerine ekonomik, politik ve sosyolojik boyutları ile de değerlendirmeli ve Türkiye’nin koşularına uygun, uygulanabilir bir strateji ile hareket etmeliyiz. Aksi halde teknolojiyi üreten değil tüketen ülkelerden olacağız” dedi.
Yazılım sektöründe Türkiye’nin mevcut konumunu ve potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dijital dönüşüm, Sanayi 4.0, akıllı ürünler, nesnelerin interneti gibi trendleri dikkate aldığımızda yazılımlar artık her yerde. Gelecekte, ürün üreten her firma aynı zamanda bir yazılım üreticisi de olacak. Bu tespite genç nüfusumuzu da eklediğimizde, Türkiye yazılım sektöründe gelecek için önemli potansiyel barındırıyor. Ancak bu potansiyeli açığa çıkartabilmek için devlet kurumlarına, üniversitelerimize ve teknoloji firmalarına önemli görevler düşüyor. Bilişim ve teknoloji yeni çağın petrolü. Eğer doğru stratejiler ile yaklaşır ve kaynaklarımızı etkin kullanabilirsek ülkemizi hem teknolojik hem de ekonomik alanda birinci lige taşıyabiliriz.
Global Pazardan Korkmaya Gerek Yok
Uluslararası pazarlarda rekabet düzeyi açısından sektörünüzün durumunu değerlendirir misiniz? IAS olarak pek çok ülkede proje yaptık. Bu esnada pek çok farklı ülke ve kültürden profesyoneller ile tanışma fırsatımız oldu. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Türk insanının pratik zekâsı eşsiz! Bunu doğru kullanır ve mühendislik disiplinini de elden bırakmazsak rekabet edemeyeceğimiz bir ülke yok. Örneğin, Hindistan dünyanın en büyük yazılım ihracatçısı. Diğer taraftan önemli de bir sanayi merkezi. Hindistan’da ofisimizi açarken bu pazara da ERP satmayı hedefledik ve kısa zamanda birçok müşteri edindik. Hindistan dünyaya yazılım ihraç ederken, biz de Hindistan’a ediyoruz. Yurtdışındaki müşterilerimizin çok büyük kısmı da ERP’nin anavatanı olan Almanya’daki firmalar. O yüzden kendimize güvenip, yabancı ülkelerle rekabeti gözümüzde fazla büyütmeyelim. Ancak, elbette başarmak için inovasyon, planlı olmak, çok çalışmak ve sabır gerekiyor. Dijital dönüşüm ve Sanayi 4.0 gibi olguları, çok hızlı şekilde bireysel hayatımızı, iş dünyasını ve ekonomik dengeleri değiştiriyor. Meseleyi ekonomik, politik ve sosyolojik boyutları ile de değerlendirmeliyiz; Türkiye’nin koşularına uygun, uygulanabilir bir strateji ile hareket etmeliyiz. Aksi halde dijital dönüşümü sunucu almak, e-ticaret sitesi kurmak, Sanayi 4.0’ı ise farikalarımıza robot kurmak diye görerek üretmek yerine tüketmeye devam ederiz.
caniasERP İle Yarın İçin Çözümler Sunuyoruz
Şirket olarak sektörde kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Odaklandığınız konular nedir? Ana ürünümüz caniasERP ile müşterilerimize uçtan uca tüm kurumsal süreçlerini entegre bir şekilde yönetebilecekleri bir ERP platformu sunuyoruz. Platform kelimesini özellikle kullanıyorum. Çünkü ürünümüzü geliştirmek için önce kendi teknoloji platformumuzu ürettik. TROIA, kendi programlama dili ve geliştirme aracı da olan oldukça gelişkin bir yazılım geliştirme ve çalıştırma platformu. caniasERP TROIA platformu üzerinde çalışıyor. TROIA ile gelen esneklik bize çok önemli bir rekabet avantajı sağlıyor. Müşterilerimizin sadece bugünkü ihtiyaçlarını çözen değil gelecekte oluşabilecek ihtiyaçlarına da uyum sağlayabilecek çözümler üretiyoruz. caniasERP sayesinde müşterilerimiz esneklikten ödün vermeden; içinde üretimden insan kaynakları yönetimine, iş zekâsından otomasyona, kurumsal iletişimden iş süreçleri yönetimine pek çok modülün bulunduğu tümleşik, hazır ve olgun bir ERP uygulamasını kullanma fırsatı buluyorlar. Diledikleri kısımları da kendilerine göre uyarlayabiliyorlar.